disiplin-cezası-iptal-davası-dilekce-örnegi

DİSİPLİN CEZASI İPTAL DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ 2024

DİSİPLİN CEZASI İPTAL DAVASI DİLEKÇE ÖRNEĞİ

Disiplin Cezası İptal Davası Dilekçe Örneği ’ni sizlerle paylaşıyoruz. Sizlerin de Konya’da disiplin cezasının iptali davasıyla alakalı bir avukata ihtiyacınız olursa bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

KONYA  ( ) İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

DAVACI                               : AD-SOYAD  TC: …………………………….

                               Adres:

DAVACI VEKİLİ  : Av. Mehmet Kürşat KILIÇ 

                               Adres: Çaybaşı Mah. Furgandede Cad. No:48/304 Meram/Konya

DAVALI                 : KONYA VALİLİĞİ

KONU                   : Polis memuru olan müvekkil hakkında ……/……/2023  tarihinde tesis edilen 2023/…….Karar 2023/…………. Kayıt numaralı “3 GÜNLÜK AYLIK KESİMİ” disiplin cezası konulu işlemin  iptali talebinden ibaret dava dilekçemizdir.

İDARİ İŞLEMİN TEBLİĞ TARİHİ: ……/……./2023

AÇIKLAMALAR:

(Buraya Disiplin Cezasının Verilmesi İle İlgili Açıklamalar Yapılır)

TESİS EDİLEN DİSİPLİN CEZASININ HUKUKA AYKIRILIK GEREKÇELERİ:

USÛL YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRILIK GEREKÇELERİ

A. Savunma Hakkı Usûle Uygun Kullandırılmamıştır

                Disiplin soruşturmasında savunma hakkı usûle uygun bir biçimde kullandırılmamıştır. Zira doktrin ve yerleşik Danıştay içtihatları doğrultusunda savunma hakkının usûlüne uygun kullandırılması için isnadın ilgiliye açıkça ve yazılı bir biçimde tebliği ile bu tebliğ işleminden sonra makul bir süre verilmesi şartı tavizsiz aranmaktadır.

Müvekkile yazılı olarak tebliğ edilmiş olan ve açıkça isnad edilen herhangi bir fiil bulunmamaktadır.  Usûlüne uygun yürütülen bir soruşturmada soruşturmacı onay alıp soruşturmaya başladıktan sonra araştırmasını yapmasının ardından bir savunma istem yazısı düzenler bu yazıda ilgiliye yöneltilen isnadın ne olduğu hangi fiil nedeniyle soruşturmanın yapıldığı açık ve ayrıntılı olarak yazılır ve tebliğden itibaren yedi günden az olmamak üzere süre verilir.

Somut olayda ise müvekkil sözlü olarak ifadeye çağrılmış ifadesini verdikten sonra ceza verilmeden hemen evvel son savunma adı altında yazılı bir biçimde savunması istenmiş müvekkil de o an daha önce verdiğim ifade geçerlidir demiştir. Bu durum anayasal bir hak olan savunma hakkının kullandırılması bakımından usûle aykırıdır.

**Disiplin Cezası İptal Davası Dilekçe Örneği**

Zira daha önce sözlü olarak çağrılıp isnad tebliğ edilmeden ve makul süre tanınmadan olayla ilgili ifadesi alınan memur daha sonra vereceği savunmasında ilk ifadeleriyle çelişmeme zorunluluğu hissedeceğinden dolayı savunma hakkını anayasal güvence altına alındığı şekliyle kullanamayacaktır. Bununla birlikte müvekkile son savunmasını vermesi için tebliğ edilen yazıda da isnad edilen fiil açıkça bildirilmemiştir.

                …………… tarihinde tebliğ edilen ………… sayılı son savunma konulu evrakta iddia kısmı aynen şu şekildedir. “………………………………………………………………”

                Görüldüğü üzere isnad müvekkile tebliğ edilmeden ifadesi alınmış daha sonra son savunma alırken tebliğ edilen evrakta da “……………………………………………………..” şeklinde ifade edilmiştir. İlgiliye isnadın tebliği, olayın gerçekleşme şekli ve ilgilinin işlediği iddia edilen fiilin ne olduğunun açıkça bildirilmesi suretiyle olmalıdır. Aksi takdirde ilgili hangi fiilinin disiplinsizlik teşkil ettiğini veya görev gereklerine uygun olmadığını bilemeyeceğinden, bilemediği bir fiile karşı kendisini savunmak durumunda kalacaktır ki bu durum savunma hakkının şeklen tanınsa da esasen tanınmadığı anlamına gelmektedir.

Müvekkil kendisine isnad edilen fiili, soruşturmanın başında yazılı bir biçimde öğrenmek bir yana davanın mevcut aşamasında dahi açık bir biçimde bilememekte tam olarak hangi fiilinin disiplinsizlik arz ettiğini ya da görev gerekleri ile bağdaşmadığını anlayamamaktadır. Bu sebeple kendisini savunurken hatırlayabildiği kadarıyla olay gününe ilişkin tahminlerinden yola çıkmaktadır. Bu ise savunma hakkının özünün açıkça ihlal edildiği anlamına gelmektedir.

**Disiplin Cezası İptal Davası Dilekçe Örneği**

                Bu hususa ilişkin yüksek yargı kararları istikrarlı ve nettir. Savunma hakkına ilişkin anayasal güvence getiren Anayasamızın 129. maddesinin 2. fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceğine ilişkin hükmün gerekçesinde “Kamu hizmeti görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek teşekkülleri mensupları hakkında yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnad olunan hususun bildirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkânı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır.” ifadelerine yer verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak anayasal güvenceye bağlanan savunma hakkının, ilgiliye isnad olunan hususun bildirilmesini de kapsadığı belirtilmiştir.

Savunması istenen kişinin, anayasal güvence altına alınmış savunma hakkını gereği gibi   kullanabilmesi için kendisine isnat edilen fiilin ne olduğunu, nerede, ne zaman ve nasıl  işlendiğini, hangi ceza yaptırımı ile karşı karşıya olduğunu açık bir şekilde bilmesi   gerekmektedir.  Bu hususlara ilişkin bilgilendirmenin disiplin soruşturmalarını yürütenlerce yazılı olarak yapılması zorunludur.  İlgiliye isnad edilen fiilin yazılı olarak ortaya konması ve  savunma için verilen süreden önce kişinin kendisini neye karşı savunacağını bilmesi için, eyleme ilişkin bildirimin savunma istem yazısında yer alması gerekmektedir. Bu durum güncel tarihli Danıştay kararlarında da vurgulanmaktadır.

  “Savunma istem yazısında gerek savunma süresi gerekse disiplin suçunu oluşturan eylem ya da eylemler açık bir şekilde belirtilmeli, disiplin suçu oluşturan eyleminin hangi disiplin kurallarını ihlal ettiği ortaya konulmalıdır.” DANIŞTAY, Esas: 2016/ 10099, Karar: 2016/ 4937, Danıştay Dergisi, S. 144, Y. 2017, s.108 Görüldüğü üzere Danıştay savunma istem yazısında disiplin suçunu oluşturan eylem ya da eylemlerin açıkça ifade edilmesini şart koşmaktadır. Somut olayda ise önce sözlü olarak çağrılıp ifade alınmış ardından ceza verilmeden hemen önce son savunma adlı tebligatta da disiplin suçu “…………………………………………………” şeklinde

bildirilmiş olmasına rağmen disiplin suçunu oluşturan eylem müvekkile bildirilmemiştir. Bu çerçevede müvekkile savunma hakkı usulüne uygun kullandırılmamıştır zira kendisine isnad edilen disiplinsizlik fiilinin ya da görev gereklerine uygun olmayan fiilin ne olduğu yazılı olarak tebliğ edilmemiştir.

Tüm bunlarla birlikte isnadın ilgiliye açıkça tebliği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil Yargılanma Hakkı” kenar başlıklı 6. Maddesinin de temel bir gereğidir. Danıştay’ın savunma hakkının kullandırılması usulüne ilişkin vermiş olduğu bazı kararlarda, AİHM kararlarına benzer şekilde AİHS’in 6. maddesine atıf yaparak; isnada ilişkin eylemin, isnadın nedeninin ve karşılığı disiplin suçunun savunması istenen ilgiliye bildirilmesi şartlarını aradığını görebilmekteyiz. Danıştay yakın tarihli vermiş olduğu kararlarında aşağıdaki şekilde bu durumu vurgulamaktadır.

Savunma hakkının kullanılabilmesi bakımından önemli hususların başında, savunması istenen kamu görevlisine suçlama konusunun ve hakkındaki isnadın ne olduğunun açıkça bildirilmesi gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS)’Adil yargılanma hakkı’ kenar başlıklı 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

‘Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir: a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek; b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak; c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müdafinin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan  yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;

Sözleşme’nin (AİHS) 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinde, hakkında bir suç isnadında bulunulan kişinin ‘Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden … ayrıntılı olarak haberdar edilmek’ hakkı, kişinin savunmasını hazırlayabilmesi için getirilmiş bir güvencedir. Sözleşme’nin 6. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınmış olan hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ışığında (3) numaralı fıkranın (a) bendi, cezai konularda hakkaniyete uygun bir yargılama yapılmasının temel ön koşulu olarak şüpheli veya sanığa detaylı bilgi verilmesini öngörmektedir.

AİHM ayrıca, Sözleşme’nin 6. maddesinin (a) bendi ile hakkında bir suç isnadında bulunulan kişinin ‘Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak’ hakkına yer verilen (b) bendinin birbiriyle bağlantılı olduğunu; suçlamanın nedeni ve niteliği hakkında bilgilendirilme hakkının, şüphelinin veya sanığın savunmasını hazırlama hakkı ışığında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir (Pélissier ve Sassi/Fransa51-54)…Dosyanın incelenmesinden…” DANIŞTAY 12.D., Esas: 2014/1804, Karar: 2018/2451Benzer yönde DANIŞTAY 5.D., Esas: 2016/9788, Karar: 2016/5107

                Savunma hakkının kullandırılmasına ilişkin bir diğer hukuka aykırılık ise müvekkile makul süre verilmemesidir. Yerleşik Danıştay içtihatları belirtmektedir ki isnadın ilgiliye açık bir biçimde ve yazılı olarak tebliğ edilmesinden itibaren 7 günden az olmamak üzere makul bir süre verilir.

Savunma hakkı için tanınan süreler, usulüne uygun olarak düzenlenmiş bir savunma istem yazısının ilgiliye tebliği ile başlar. Savunma istem yazısının, ilgiliye isnat edilen suçun ne olduğunu, nerede, ne zaman ve nasıl işlendiğini, hangi ceza yaptırımı ile karşı karşıya olduğunu ve belirtilen süre içerisinde savunmanın yapılmaması durumunda savunmadan vazgeçildiğinin kabul edileceğini açık bir şekilde içermesi gerekmektedir. Aksi takdirde tebligatın usulüne uygun bir şekilde yapılmaması nedeniyle süre işlemeye başlamamalıdır.

 Savunma istem yazısı müvekkile usûlüne uygun bir biçimde tebliğ edilmediği için süreler işlemeye başlamayacaktır. Dolayısıyla tesis edilen işlem süre yönünden de usûl ve yasaya yerleşik Danıştay içtihatlarına aykırıdır.

B. Savunma Konusu Disiplin Suçu İle Cezaya Konu Edilen Disiplin Suçu Birbirinden Farklıdır

                Müvekkile soruşturmacı tarafından son savunma konulu tebliğ edilen yazıda soruşturma konusu fiil “……………………………….” olarak ifade edilmiştir. Tesis edilen disiplin cezası kararında ise “…………………………………….” suçu subüta erdiğinden şeklinde, karara esas alınan fiil savunma alınırken kendisine ifade edilenden farklı bir fiil olarak nitelendirilmiştir. Bu durum temel bir iptal sebebidir.

C. Savunma Alınırken Müvekkile Muhatap Olabileceği Disiplin Cezası Hakkında Bilgi Verilmemiştir

                Danıştay savunma istem yazısında ilgiliye muhatap olabileceği cezanın belirtilmesini şart koşmaktadır. Müvekkile usûlüne uygun bir savunma istem yazısı tebliğ edilmediği gibi tebliğ edilen son savunma adlı evrakta da muhatap olabileceği disiplin cezası belirtilmemiştir. Danıştay’ın bu konudaki hassasiyetinin sebebi özellikle ağır ceza ile muhatap olabilecek ilgililerin durumun farkında olması ve ona göre savunmasını yaparken ve süreci yürütürken hukuki destek alması içindir. Müvekkil yaşadığı olaydan aylıktan kesme cezası gibi ağır bir ceza alacağını hatta herhangi bir ceza alacağını öngörmeden ve hukuki destek almadan soruşturma sürecini yürütmüştür.

Danıştay İDDK önüne gelen bir uyuşmazlıkta savunma alınmadan önce savunması  istenen kamu görevlisine, kendisi hakkındaki iddiaların, bu iddiaların dayandığı delillerin,  üzerine atılı fiillerin hukuki nitelendirmesinin ve önerilen disiplin cezasının bildirilmesinin  zorunlu olduğunu belirtmiştir.

Savunma hakkının kullandırılması amacıyla ilgili hakkındaki iddiaların, bu iddiaların dayandığı delillerin, üzerine atılı fiillerin hukuki nitelendirmesinin ve önerilen disiplin cezasının bildirilmesi zorunludur.” Danıştay İDDGK, Esas: 2007/ 1846, Karar: 2011/ 6, Tarih: 17.02.2011

2. ESAS YÖNÜNDEN HUKUKA AYKIRILIK GEREKÇELERİ

A. İsnad Edilen Fiilin Gerçekleştiğine Dair Somut Delillerin Olmaması

                Disiplin cezaları memurların meslek hayatlarını etkilediği için temel hak ve hürriyetler üzerinde son derece olumsuz etki ve sonuç doğuran idari işlemlerdendir. Bu nedenle işlemin sebep unsurunun açık bir biçimde şüpheden uzak ve somut delillere dayanarak ortaya konması gerekmektedir. Somut olayda müvekkile verilen aylıktan kesme cezası konulu disiplin işlemine sebep gösterilen olayın gerçekleştiğine dair herhangi bir somut delil ortaya konamamıştır. Hatta müvekkile isnad edilen fiil dahi tam anlamıyla ortaya konmamıştır

………..

………..

                Disiplin cezaları da tüm idari işlemlerde olduğu gibi bir sebebi olan işlemlerdir. Kanunilik ilkesi gereği disiplin işlemlerinde işlemin sebebinin mevzuatta öngörülen bir sebep  olması gerekmekte olup bu sebep, disiplin cezası kararında işlemin muhatabına ifade edilmelidir. Belirtilen sebep, gerçek ve hukuka uygun olmalıdır. Cezaya konu edilen sebep gerçekleşmemiştir. Gerçekleştiğine dair herhangi bir delil ya da emare bulunmamaktadır.

                İşlem bu nedenle sebep unsuru yönünden hukuka aykırıdır.

**Disiplin Cezası İptal Davası Dilekçe Örneği**

B. Suçta ve Cezada Kanunilik, İdarenin Kanuniliği ve Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi İhlal Edilmiştir

                Disiplin cezaları bakımından kanunilik ilkesi ceza hukukunda olduğu gibi katı ve sert bir biçimde geçerlidir. Çünkü disiplin yaptırımları ceza hukukuna en fazla yaklaşan idari yaptırım türüdür. Bu nedenle ceza hukukunda geçerli olan suçta ve cezada kanunilik, şüpheden sanık yararlanır, ne bis in idem (aynı suçtan dolayı birden fazla ceza verilemez), geçmişe yürüme yasağı gibi ilkeler disiplin cezaları için de geçerlidir.

                Suçta kanunilik ilkesi, idarenin yaptırım uygulama yetkisini sınırsız ve keyfi bir biçimde  kullanmasını önleyerek kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasına hizmet eden önemli bir ilke olarak kabul edilmektedir. İlke gereği hiç kimse kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.             

                Anayasa Mahkemesi (AYM), Anayasa’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesinde idari/adli ceza ayrımı yapılmadığından dolayı, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin idari suç ve cezalar bakımından da uygulanması gerektiğini ortaya koymaktadır.

                Müvekkile verilen cezada suçta ve cezada kanunilik, şüpheden sanık yararlanır ilkesi ve idarenin kanuniliği ilkesi ihlal edilmiştir. Zira müvekkile verilen aylıktan kesme cezası konulu cezaya dayanak oluşturabilecek fiiller arasında 7068 sayılı Kanun ya da başka herhangi bir kanunda “disiplinsizlik” ya da “…………………” fiili belirtilmemiştir. Müvekkile son savunma adlı yazıda bu fiillerden başka bir fiil yazılı olarak isnad edilmemiş müvekkil kendisini idari süreçte bu fiillere karşı savunmuştur. Bu fiillerin karşılığı olarak kanunda aylıktan kesme cezası öngörülmemektedir. Dolayısıyla işlem idarenin kanuniliği ilkesi ile de bağdaşmamaktadır.

                Tüm bu sebeplerle işlem konu unsuru yönünden hukuka aykırıdır.

C. İşlem Ölçülülük İlkesini Açık Bir Biçimde İhlal Etmektedir

                Disiplin cezası kararı almaya yetkili makam, ölçülülük ilkesini gözeterek bir karar vermelidir. Ölçülülük ilkesi, bir özgürlük ya da hakkı sınırlandırmada başvurulan aracın, sınırlandırmayla ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, sınırlandırma aracının, amaç için gerekli olması, araçla amaç arasında ölçülü bir oran bulunması alt görünümlerini içeren bir ilke şeklinde tanımlanmaktadır. İlkeye göre, disiplin cezası vermeye yetkili makam, kamu görevlisinin işlediği disiplin suçu nedeniyle disiplin cezası verirken, işlenen fiil ile orantılı bir cezaya karar vermelidir. Yani disiplin suçunun ağırlığıyla disiplin cezasının sertliği arasında makul bir oran kurmalı, hafif bir disiplin suçu nedeniyle doğrudan ağır bir disiplin cezası seçmemelidir. Başka bir deyişle disiplin suçu ile verilen disiplin cezası arasında açık bir oransızlık olmamalıdır.

                Danıştay yerleşik içtihatlarında ölçülülük ilkesini evrensel bir hukuk normu olarak esas almakta, bu nedenle hukuk devleti ilkesinin temel bir gereği olarak görmekte ve disiplin cezası  vermeye yetkili makamların, ceza verirken ilkeyi gözetmemesi durumunda;

“…disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi de  hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge ‘ölçülülük ilkesi’ olarak da adlandırılmakta …Disiplin cezası vermeye yetkili olan organlar … evrensel hukuk normlarından olan ölçülülüğün alt ilkeleri olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık unsurlarını da göz önünde bulundurmalıdır…Bu durumda, davacının yukarda belirtilen ve sabit olan fiilleriyle ölçülü bir ceza ile cezalandırılması gerekir iken…DANIŞTAY 5.D., Esas: 2016/18117, Karar: 2017/24013, Tarih: 12.12.2017

“…disipline konu eylemler ile yaptırımlar arasında adil bir dengenin gözetilmesi de  hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Eylem ile yaptırım arasında bulunması gereken adil denge, ‘ölçülülük ilkesi’ olarak da adlandırılmakta ve bu ilkenin alt ilkelerini de elverişlilik, zorunluluk ve orantılılık ilkeleri oluşturmaktadır. … eylemi arasında adil bir dengenin bulunmadığı açık olduğundan, … hukuka uyarlık … bulunmamaktadır.DANIŞTAY 12.D., Esas: 2016/8855, Karar: 2017/461, Tarih: 23.2.2017

                İsnad edilen fiilin gerçekleşmediği ortada olmakla birlikte bir an için gerçekleştiği varsayılsa dahi verilen aylıktan kesme cezası bu fiil karşısında son derece ağır ve orantısız bir cezadır. Bu neden ceza Danıştay kararlarında istikrarlı bir biçimde gözetilen ölçülülük ilkesine aykırıdır.

                Tüm bu sebeplerle işlem konu unsuru yönünden hukuka aykırıdır.

**Disiplin Cezası İptal Davası Dilekçe Örneği**

disiplin-cezası-iptal-davası-dilekce-örnegi

D. Bir Alt Ceza Uygulamasının Yapılmaması Gerekçelendirilmemiştir

                Kanun idari makamlara bir alt ceza uygulamak noktasında takdir yetkisi vermektedir. Ancak Danıştay yerleşik içtihatlarında bu uygulamanın yapılmaması durumunda niçin bir alt cezanın verilmediğinin idarece gerekçelendirilmesi şartını aramaktadır. Zira idare buradaki takdir yetkisini, kanun önünde eşitlik, kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkesini dikkate alarak kullanmalıdır. İdare özellikle bir alt ceza vermeme yönünde takdir yetkisini kullandığı durumlarda, niçin bir alt ceza verilmediğini gerekçesiyle somut bir biçimde ortaya koymalıdır.

                Bir alt ceza uygulaması ile ilk defa disiplinsiz davranan personelin aynı ağırlıkta disiplin kurallarını ihlal eden emsallerine göre korunması ve bu yolla hizmetinden azami istifade edilmesi için ıslah yolu seçilmiştir. Disiplin kurullarının veya disiplin amirlerinin bu madde kapsamındaki takdir yetkisinin kullanımı kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olup, bu yetki keyfi olarak kullanılamaz.

                Danıştay bu hususları vurguladığı 2021 tarihli bir kararında alt ceza uygulanmamasından dolayı işlemin iptaline hükmetmiştir.

“…Bu maddeye göre, geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve personel, disiplin amiri ya da disiplin kurulunun takdiri ile eylemlerine uyan cezanın bir derece hafifi olan disiplin cezasıyla cezalandırılabilir.

Disiplin kurullarının veya disiplin amirlerinin bu madde kapsamındaki takdir yetkisinin kullanımı kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olup, bu yetki keyfi olarak kullanılamaz. Bu nedenle uygulama, kamu yararı ve hizmet gerekleri, hakkında soruşturma yapılanın geçmiş hizmetleri, taltif-tecziye durumu, disiplin kurulu ile disiplin amirlerinin emsal kararları, eşitlik ilkesi ve hakkaniyet ölçüsü gibi objektif kriterlere dayandırılmalıdır. Aksi bir uygulama, geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olup iyi derecede sicil notu alan personelin bir kısmı için alt ceza uygulanırken bir kısmının ise alt ceza uygulanmaksızın daha ağır cezalarla karşı karşıya kalması sonucunu doğurur ki bu durum Anayasada ifade edilen eşitlik ilkesine uymaz.

Bu itibarla; davacının 125/D-f maddesi uyarınca kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla tecziye edilmesi gerekirken bu cezanın uygulanma imkanı bulunmadığından bahisle 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 9/b maddesi uyarınca 1/2 oranında maaş kesim cezası ile tecziye edilmesine ilişkin dava konusu işlemde 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere davacının geçmiş hizmetleri değerlendirilmeden karar verildiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.DANIŞTAY SEKİZİNCİ DAİRE ESAS NO: 2021/3718, KARAR NO: 2021/6534

                Belirtmek gerekir ki müvekkile isnad edilebilecek herhangi bir disiplinsizlik ya da görev gereklerine uymama fiili vuku bulmadığından bir alt ceza verilse dahi işlem hukuka aykırı olacaktı. Ancak sicili temiz olan ve ilk kez disiplin cezası almış olan müvekkil hakkında bir alt cezanın dahi uygulanmamış olması işlemin hukuk devleti ilkesi ile ne denli bağdaşmadığını bir kez daha ortaya koymaktadır.

TÜM BU SEBEPLERLE TESİS EDİLEN İDARİ İŞLEMİN;

ŞEKİL UNSURU, savunma hakkının usûlüne uygun kullandırılmamasından dolayı

SEBEP UNSURU, cezaya sebep olarak gösterilen fiil gerçekleşmediğinden dolayı,

KONU UNSURU, suçta ve cezada kanunilik, şüpheden sanık yararlanır, idarenin kanuniliği, ölçülülük ve bir alt ceza uygulamasının yapılmamasından dolayı,

AMAÇ UNSURU, kamu yararı ve sunulan kolluk hizmetinin gereklerinin gözetilmemesinden dolayı SAKATTIR.

İdari işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarından herhangi biri sakat ise iptali gerekmektedir. DAVA KONUSU İDARİ İŞLEM şekil, sebep, konu ve amaç unsuru yönünden hukuka aykırıdır ve İPTALİ GEREKMEKTEDİR.

Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve mahkemenizin re’sen gözeteceği nedenlerle ,Polis memuru olan müvekkil hakkında ……/……/2023  tarihinde tesis edilen 2023/…….Karar 2023/…………. Kayıt numaralı “3 GÜNLÜK AYLIK KESİMİ” disiplin cezası  konulu işlemin İPTALİNE, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini bilvekale talep ederiz.

HUKUKİ SEBEPLER           : Anayasa’nın 2, 10 ve 129. Maddesi, 7068 sayılı Kanun, 2577 sayılı Kanun ve sair mevzuat

HUKUKİ DELİLLER            : Soruşturma raporu, ifadesi alınan ilgililerin müvekkil lehine beyanları, müvekkile tebliğ edilen son savunma yazısı, soruşturmaya ilişkin belgeler ve kayıtlar ve her türlü yasal delail.

SONUÇ VE TALEP             :  Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve mahkemenizin re’sen gözeteceği nedenlerle;

  • Polis memuru olan müvekkil hakkında ……/……/2023  tarihinde tesis edilen 2023/…….Karar 2023/…………. Kayıt numaralı “3 GÜNLÜK AYLIK KESİMİ” disiplin cezası  konulu işlemin İPTALİNE,
  • Yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmesini bilvekale talep ederiz………/……/2023

                                                                                 Davacı Vekili 

                                                                      Av. Mehmet Kürşat KILIÇ

Disiplin Cezası İptal Davası Dilekçe Örneği ‘ni sizlerle paylaştık. Disiplin cezalarına ilişkin iptal davaları mutlaka bir avukatla takip edilmesini tavsiye ettiğimiz dava türlerindendir. Sizlerin de disiplin cezası konusunda bir avukata ihtiyacınız olursa bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir