MİRAS KALAN MAL EŞLERİN ORTAK MALI DEĞİLDİR, KİŞİSEL MALDIR.

Yargıtay, 3. Hukuk Dairesi 2020/10206 E. , 2020/6900 K. sayılı kararına göre MİRAS KALAN PARA, ORTAK HESABA YATIRILMIŞ OLSA DAHİ; ORTAK MAL OLMAZ. KİŞİSEL MALDIR. BU PARANIN ORTAK HESABA YATIRILMASI NİTELİĞİNİ DEĞİŞTİRMEYECEKTİR.

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı(katılma yoluyla) tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı ile 1984 yılında evlendiğini ve Bursa 4. Aile Mahkemesi’nin 2008/1303 E. 2010/740 K. sayılı ilamı ile boşandıklarını ve kararın kesinleştiğini, murisi olan babasının vefat etmesi sonucunda kendisine intikal eden miras bedelinin davalı ile açtırdıkları … Bankası … Şubesi’ndeki ortak hesaba yatırıldığını, davalı tarafından 12.11.2003 tarihinde haberi olmaksızın hesaptan 74.000,00 TL çekilerek kendisine ait hesaba aktarıldığını, sonrada bu paranın davalı tarafından sebebi bilinmeyecek şekilde harcandığını veya saklandığını, ayrıca, yine … bankası … Şubesi’nde bulunan ortak hesaptan ve kredi kartlarından davalı tarafından yüklü miktarda para çekildiğinin sonradan tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 74.000,00 TL’nın 12.11.2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 19.1.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarını 138.960,45 TL’ye artırmıştır.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Davanın kabulü ile 74.808,50 TL ana para, 64.151,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 138.960,45 TL’nin davalıdan tahsiline dair verilen karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesince ( kapatılan ) usulüne uygun ıslah ve harç tahsili yapılmaksızın, ıslah doğrultusunda karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğuna temas edilerek bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile 37.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı (katılma yoluyla ) tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacıya mirasen intikal eden taşınmazın satışından elde edilip müşterek hesapta değerlendirilen paranın tamamının davalı tarafından çekildiği iddiasına dayalı alacak davasıdır. Davacı taraf müşterek hesaptaki paranın ölen babasından intikalen gelen taşınmazın satışından elde edilen para olduğunu ileri sürmüş, davalı ise bu olguyu kabullenerek, davacıya babasından gelen ve müşterek hesaba yatırılan bu paranın gerek müşterek çocukları gerekse ortak evleri için kullandıkları savunmasında bulunmuştur. Mahkemece, müşterek hesaptaki paranın davalı tarafından çekildiği, bu paranın tarafların müşterek çocuğunun sünnet düğünü için harcandığı ve ortak evin tadilatı için kullanıldığı yönündeki davalı savunmasının kanıtlanamadığı gerekçesi ve yarı yarıya sorumluluk esası benimsenerek davanın kısmen kabulü ile 37.000,00 TL’nin 12.11.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 220/2. maddesine göre, bir eşin miras ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri kişisel mal kabul edilmektedir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, müşterek hesaptaki para, davacıya ölen babasından intikalen gelen kişisel malvarlığı olup, bunun müşterek hesaba yatırılmış olması, bu paranın niteliğini değiştirmeyecektir. Davalı tarafından çekildiği dosya kapsamı ile sabit olan paranın evlilik birliğine özgülenerek harcandığı davalı tarafından ispatlanamamıştır. Hal böyle olunca, müşterek hesaptaki paranın tamamının davacıya ait kişisel mal varlığı kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK’nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sizlerin de Konya ‘da aile hukuku ve boşanma davalarıyla ile ilgilenen bir avukata ihtiyacınız var ise bizlere ulaşabilirsiniz.

KONYA AVUKAT

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir