KİRACININ TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ YOLUYLA TAHLİYESİ

Türk Borçlar Kanunu’nda kiracının tahliye edilme çeşitleri yazılmıştır. Kiracının tahliye edilme yöntemlerinden bir tanesi de tahliye taahhütnamesi yoluyla tahliyesidir.

Tahliye Taahhütnamesi yoluyla tahliye yöntemi Türk Borçlar Kanunu’nun 352. Maddesinde düzenlenmiştir. TBK 352 “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstendiği halde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.” Şeklindedir.

Madde metninden de anlaşılacağı üzere kiracının, kiraya verene karşı, belli bir tarihte kiralananı tahliye edeceğine dair vermiş olduğu yazılı taahhütname; 1 ay içinde icra takibine veya dava yoluna konu olabilmektedir.

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ’NİN GEÇERLİLİK ŞARTLARI NELERDİR ?

  • Tahliye taahhütnamesi, kiracı tarafından yazılı olarak verilmelidir. Bu taahhüt adi yazılı şekilde verilebileceği gibi, noterden de verilebilmektedir.
  • Taahhüt, kira sözleşmesi kurulduktan sonra verilmiş olmalıdır. Kira sözleşmesinden önce veya kira sözleşmesi kurulurken verilen taahhüt yargı kararlarına göre geçersiz sayılmaktadır.
  • Taahhütnamede tahliye tarihi açık bir şekilde belirtilmiş olmalıdır. Yalnızca ay olarak belirtilmesi halinde geçersiz olacaktır. Veya 2 yıl sonra çıkacaktır gibi bir ibare taahhüdü geçersiz sayacaktır. “(T.C YARGITAY 12.Hukuk Dairesi 2020/ 1175 E. 2020 / 2309 K. Sy. Kararı )

TARİHLERİ BOŞ OLARAK VERİLEN TAHLİYE TAAHHÜDÜ GEÇERLİ MİDİR ?

Ev sahipleri genelde tahliye taahhütnamesini boş olarak almaktadır. Peki bu geçerli midir ? Yargıtay kararlarına göre, boş olarak verilen tahliye taahhütnamesinin sonradan doldurması; belgenin geçerliliğini etkilememektedir. Bu tarihlerin sonradan anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunun ispatı ise, kiracı tarafından yazılı olarak yapılmalıdır.

Nitekim T.C YARGITAY  Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/ 6-975 Esas 2021 / 1108 Karar 28.09.2021 Tarihli kararı “20. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6). 

21. Kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü alınması durumunda, bu belgenin kiralananın teslimi öncesinde tarihlerinin boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan tamamlandığına ilişkin savunmanın kanıtlanması gerekir. Bu şekilde yani düzenleme ve boşaltma tarihlerinin sonradan tamamlanması belgenin geçersizliğini gerekmediği gibi bu tarihlerin anlaşmaya aykırı olarak tamamlandığına ilişkin iddia kiracı tarafından ispatlanmalıdır (Kanık, s. 1293).

 22. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı vekili davalı …’un dava konusu taşınmazda 05.03.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesi gereğince aylık 3.350TL kira bedeli ile kiracı olduğunu, davalının dört yıldır kiracı olarak bulunduğu işyerini son dönem başından sonra verdiği 14.03.2013 tarihli taahhütname ile 04.03.2014 tarihinde boşaltacağını kayıtsız ve şartsız olarak kabul ettiğini, davalının yazılı taahhüdüne uymadığını ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davaya dayanak yapılan tahliye taahhüdünün davacı tarafça kira sözleşmesinin imza edildiği tarihten önce alındığını, davacının, taşınmazın kiracı sıfatıyla kullanılabilmesinin ön şartı olarak ileri sürdüğü taahhütnameyi müvekkiline manevi cebir altında imzalattığını, bu şekilde imza edilen taahhüt tarafların gerçek iradelerini yansıtmaktan uzak olduğundan geçerli olmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş ise de yukarıda da belirtildiği üzere TMK’nın 6 ve HMK’nın 190. maddesi gereğince ispat yükü, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Tahliye taahhütnamesinin kira sözleşmesinden önce imzalatıldığını iddia eden davalı kiracı bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Bu durumda mahkemece ispat yükümlülüğü ters çevrilerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. …

 24. Hâl böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

 25. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA” şeklindedir.

Hukuk Genel Kurulu kararında açıkça belirtildiği üzere boş tahliye taahhütnamesinin sonradan doldurulması geçerliliğini etkilememektedir. Uygulamada sonradan anlaşmaya aykırı şekilde doldurulduğunu kiracılar ispatlayamadıkları için, boş olarak verilen taahhütnamenin sonucuna katlanmaktadırlar.

TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ YOLUYLA EVİMİ TAHLİYE ETMEK İSTİYORUM, NE YAPMALIYIM ?

Kiracınızı tahliye Taahhütnamesi yoluyla tahliye  etmek istiyorsanız, bu alanla ilgilenen bir avukatla birlikte süreci yürütmelisiniz. Konya’da bulunan bir mülkünüzden kiracınızı tahliye etmek istiyorsanız bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

EV SAHİBİM TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİ YOLUYLA TAHLİYE DAVASI AÇTI, NE YAPMALIYIM ?

Bu durumda ilgili takibin süresinde yapılıp yapılmadığı, geçerli bir taahhütname olup olmadığı, itirazın nasıl yapılması gerektiği hususlarında bu alanla ilgilenen bir avukatla birlikte süreci yürütmelisiniz. Kiracı iseniz, tahliye taahhütnamesi yoluyla tarafınıza bir takip başlatıldı ise bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

EMSAL YARGITAY KARARLARI

KİRALANANI SORUNLARIM VE GELİR DÜZEYİM EKSİK OLDUĞUNDAN L. H.’YE KENDİ RIZAMLA TESLİM EDİYORUM, YAPILAN KONTRATLAR KARŞILIKLI OLARAK FESHEDİLMİŞTİR.” İBARESİ GEÇERLİ BİR TAHLİYE TAAHHÜDÜR DEĞİLDİR.  

T.C YARGITAY 6.Hukuk Dairesi’nin 2014/ 9023 E. 2014 / 9961 K. Sayılı kararı :

 “Taahhüt nedeniyle açılacak tahliye davasının taahhüt edilen tarihi izleyen bir (1) ay içinde açılması veya bu süre içinde taahhüde dayalı olarak icra takibi yapılmış olması gerekir. Daha önce kiracıya bildirilen tahliye iradesinin süre koruyucu niteliği yoktur. Ancak yapılan icra takibi süreyi koruyacağından bir ay geçtikten sonra da dava açılabilir.

Davacı vekili, davalının kira sözleşmesinde kiralananı tahliye etmeyi taahhüt ettiğini bununla birlikte 29.5.2013 tarihinde de ayrı bir taahhütname verdiğini belirterek, kira sözleşmesi hükümlerine ve 29.5.2013 tarihli taahhütnameye dayanarak davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesinitalep etmiştir. Davalı düzenlenen belgenin feshe ilişkin olduğunu ve taşınmazı 29.05.2013 tarihinde tahliye ettiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafınca temyiz edilmiştir.

6098 sayılı BK.’nun TBK 352/1 maddesi uyarınca kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilirse de somut olayda davacının dayandığı 29.5.2013 tarihli belge incelendiğinde davalı tarafından “Kiralananı sorunlarım ve gelir düzeyim eksik olduğundan L. H.’ye kendi rızamla teslim ediyorum, yapılan kontratlar karşılıklı olarak feshedilmiştir.”ibareli olarak düzenlendiği böylelikle ilgili belgenin yasanın aradığı anlamda bir tahliye taahhüdü niteliği taşımadığı gibi, bunun dışında da geçerli bir tahliye taahhüdü bulunmadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA” şeklindedir.

BOŞA İMZA ATILARAK, KİRAYA VERENE DOLDURMA YETKİSİ VERİLMİŞ OLDUĞU VE BUNUN SONUCUNA KATLANMAK ZORUNDA OLDUĞUNA DAİR KARAR

T.C YARGITAY 6.Hukuk Dairesi 2008/ 13337 E. 2008 / 1608 K. Sayılı kararı :

 “Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Karar: Uyuşmazlık, yazılı taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkeme, istemin reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, davalının 1.4.2000 tarihinde yenilenen kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu taşınmazı, 6.1.2004 düzenleme tarihli taahhütname ile 30.9.2006 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiği halde tahliye etmediğinden taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yenilenen, 1.4.2000 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin baskı altında düzenlendiğini, davada dayanılan taahhüdün, bu sözleşme ile birlikte tanzim ve taahhüt tarihleri boş olarak baskı altında verildiğini, taahhüdün tanzim ve tahliye tarihlerinin sonradan elle doldurulmuş olduğunu, taahhüdün geçerli olmadığını ve davanın reddini savunmuştur.

Davaya dayanak yapılan 6.1.2004 tanzim ve 30.9.2006 taahhüt tarihli tahliye taahhütnamesindeki imzanın davalıya ait olduğu tartışmasızdır. Nitekim davalı da yargılamada imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiştir. Mahkeme, davalının savunmasına değer verip, taahhüdün baskı altında tanzim ve tahliye tarihlerinin boş olarak alındığından söz ederek davanın reddine karar vermiştir. Taahhüdün tanzim ve tahliye tarihleri kısmının boş olarak düzenlenip davacıya verilmiş olduğu kabul edilse bile, kiracı davalı bu şekildeki boşa imza atmakla davacıya doldurma yetkisi vermiş olduğundan bunun sonucuna katlanmak zorundadır. Bu bakımdan tanzim ve taahhüt tarihlerinin sonradan doldurulmuş olmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Kaldı ki, davalı taahhüdün taşınmazda kiracı iken ve yenilenen sözleşme ile birlikte verildiğini savunduğundan, artık taahhüdün baskı altında alındığından söz edilemez. Dairemizin Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen yerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır. Bu durumda mahkemece, taahhütnamenin geçerli olduğunun kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Hüküm, bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA” şeklindedir.

TAHLİYE TAAHHÜDÜNDE TAHLİYE TARİHİ BELLİ BİR ŞEKİLDE YER ALMADIĞINDAN TAHLİYE TAAHHÜDÜNÜN VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEYECEĞİ

“(T.C YARGITAY 12.Hukuk Dairesi 2020/ 1175 E. 2020 / 2309 K. Sy. Kararı :

“Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından tahliye taahhüdüne dayalı ilamsız icra takibine başlandığı, borçluya örnek 14 numaralı tahliye emrinin tebliğ edildiği, borçlunun sair itirazları ile birlikte Türk Borçlar Kanununun 352. maddesine uygun olarak verilmiş bir tahliye taahhütnamesi olmadığından bahisle takibe itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu, alacaklı tarafından icra mahkemesine başvurularak itirazın kaldırılması ve tahliye talebinde bulunulduğu mahkemece; İİK’nun 272-275. maddeleri hükümlerine göre sözleşmede yazılı kira müddetinin bitiminde kiracının mecurdan tahliye edilebilmesi için 6570 sayılı Kira Kanuna tabi olmayan taşınmazlardan olması gerektiği, taşınmazın belediye sınırları kapsamında kaldığından bahisle davanın reddine karar verildiği, davacı-alacaklı tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; taraflar arasında 01.05.2012 başlangıç tarihli 3+2 yıl süreli kira sözleşmesinin kurulduğu, sözleşmenin 5. maddesine göre, sözleşme bitiminde kiracının taşınmazı boşaltarak kiraya verene kayıtsız ve şartsız teslim edeceğinin kararlaştırıldığı, bu haliyle söz konusu hüküm, kiralananın kira süresi sonunda tahliye edilmesini amaçlayan, tahliyeye zorlayan tahliye taahhütnamesi niteliğinde olduğu, davalının taşınmazda 01.05.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren oturmaya başladığı, daha sonra 01.05.2012 başlangıç tarihli yeni bir kira sözleşmesi yapılsa dahi, yargılamaya konu tahliye taahhüdünün kira ilişkisi devam ederken (kiralananda otururken) verilen tahliye taahhüdü niteliğinde olması sebebiyle geçerli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verildiği anlaşılmaktadır. Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin birinci fıkrasında; “Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir” hükmünü içermektedir

Somut olayda; taraflar arasında 01.02.2005 tarihli ve 01.05.2012 tarihli kira sözleşmeleri bulunduğu, davalı tarafından sözleşmelerdeki imzanın inkar edilmediği, 01/05/2012 başlangıç tarihli sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmenin, taraflar arasında 01/02/2005 tarihinde yapılmış olan kira sözleşmesinin kira süresinin uzatılması, yeni dönem kira bedelinin belirlenmesi ve değişen şartlara uyarlanması amacıyla yapıldığının belirtildiği, 5. maddesinde “Kira süresi 01.05.2012 tarihinden başlayarak 3+2 yıl olarak kararlaştırılmış olup bu sürenin sonunda kiracı mecuru boşaltarak kiraya verene kayıtsız şartsız teslim edecektir.” şeklinde taahhüdün yer aldığı, davalının 01/02/2005 tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren kiralanan taşınmazda bulunduğu, söz konusu taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verilen tahliye taahhüdü olduğu ancak taahhüdün belli bir tarihi içermediği görülmüştür.

Tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde yer almadığından Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemez.

O halde, ilk derece mahkemesince belirtilen gerekçe ile davanın reddine ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, … Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2019 tarih ve 2018/487 E. – 2019/1823 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA” şeklindedir.

Sizler de kiraya veren olarak “tahliye taahhütnamesi var kiracım çıkmıyor” diyorsanız ve “tahliye taahhütnamesi ile kiracı çıkarma” şeklinde arama yapıyorsanız veya kiracı olarak “tahliye taahhütnamesine itiraz” etmek istiyorsanız, Konya’da Kira Hukuku ile ilgilenen bir avukata ihtiyacınız var ise bizlere ulaşabilirsiniz.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir