Bu makalemizde Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanması ile ilgili bilgileri ve emsal Yargıtay kararlarını sizlerle paylaşacağız. Ancak önemle belirtmeliyiz ki, tüm ceza davaları gibi bu davalar da avukatla takip edilmesini tavsiye ettiğimiz davalardandır.

BANKA VE KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇU (TCK 245 )

BANKA VE KREDİ KARTLARININ KÖTÜYE KULLANILMASI (TCK 245 )

Bu makalemizde Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanması ile ilgili bilgileri ve emsal Yargıtay kararlarını sizlerle paylaşacağız. Ancak önemle belirtmeliyiz ki, tüm ceza davaları gibi bu davalar da avukatla takip edilmesini tavsiye ettiğimiz davalardandır.

Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanması suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Onuncu Bölümü’nde Bilişim Alanında Suçlar başlığıyla 245. Maddesinde yer almaktadır.

5271 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 245. Maddesi :

(1) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dört yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Birinci fıkrada yer alan suçun;

a) Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin,

b) Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın,

c) Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin, zararına olarak işlenmesi hâlinde,

ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.

(5) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu Kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.” şeklindedir.

  • Maddenin birinci fıkrasında başkasına ait kredi/banka kartını, rızası olmadan kullanarak yarar sağlamanın cezasını üç yıldan 6 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar da para cezası olarak belirlemiştir. Bu madde ile ilgili emsal Yargıtay kararlarını sizlerle paylaşıyoruz.
  • Yargıtay bir kararında, şirket hesaplarını kullanma yetkisi verilen bir çalışanın, şirketin rızası olmadan kendi özel ihtiyaçları için para çekmesini ve şirketin kredi kartını kendi özel ihtiyaçları için kullanmasını, TCK 245 md. Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanması kapsamında değerlendirmiştir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi: 2020 / 12381 Esas  2023 / 2250 Karar sy kararı :

“1. Sanığın Sübuta Ve Suç Vasfına İlişkin Temyiz İstekleri Yönünden; Her iki suçun birlikte aynı mağdura karşı işlendiği kabul edilerek yapılan incelemede;

Dosyadaki olgular itibari ile; katılanın yetkilisi olduğu …. Sağlık Gereçleri Makina Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinde muhasebe sorumlusu olarak çalışan sanığın, şirkete ait hesapların kontrol ve takibi ile görevlendirildiği, bu şekilde hesaplara kolayca erişim sağlayabilen sanığın şirket hesaplarından çektiği bir kısım parayı kendi ihtiyaçları için kullandığı, ayrıca şirket adına Türkiye Finans Katılım Bankasından alınan 4116 **** **** 8231 numaralı kredi kartından farklı tarihlerde yine şahsi harcamalar yaptığı, sanığın bu şekilde katılan şirketin bilgisi ve rızası dışında kartı kullanarak, başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama ve hizmet nedeni ile kendisine tevdi edilen şirket hesaplarından kendi menfaatine para çekip harcamak sureti ile hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçlarını işlediği anlaşılmakla, mahkemenin sübuta ve suç vasfına ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

2. Diğer Yönlerden Sanığın, kontrol amacı ile kendisine tevdi edilen şirket hesabından farklı tarihlerde para çektiğinin sabit olması karşısında, hizmet nedeni ile görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulurken sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç vasıfları ile yaptırımların eleştirilen enden dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Konya 5. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.11.2015 tarihli ve 2015/229 Esas, 2015/881 Karar sayılı kararında sanık tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,” şeklindedir.

  • Yargıtay bir kararında, banka kartının sıkışmasını sağlayarak ele geçirdiği, daha sonra banka kartından 2 kez nakit çekim yaptığı anlaşılan sanığın eylemini TCK 245 md. Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanması kapsamında değerlendirmiştir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2023 / 103 Esas 2023 / 1869 Karar sy ilamı :

2. Müştekinin aşamalardaki istikrarlı anlatından, hesap ekstresi, Adli Tıp Kurumu raporu, ATM görüntülerine ilişkin tutanaklar ve yapılan gözlem ile dosyadaki olgular karşısında, sanığın, katılana ait banka kartını ele geçirerek peş peşe 2 kez nakit çekim yaparak yarar sağladığı anlaşılmakla; mahkemenin sübuta ve suç niteliğine ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, sanığın sübuta ve eksik araştırmaya ilişkin temyiz sebepleri reddedilmiş ve hükümde bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.” Şeklindedir.

  • Yargıtay bir kararında, sanığın işyerinde katılanın kredi kartından çekilmiş olan miktarlara ilişkin, kredi kartını katılanın teslim alması, kredi kartının şifresinin girilmesi, katılanın adına fatura kesilmesi, bu faturaları sanığın usulüne uygun şekilde gelir olarak beyan etmesi ve sanık hakkında mahkumiyetine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından ötürü sanığın beraatine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi  2022 / 116 Esas 2023 / 530 Karar sy ilamı :

IV. GEREKÇE

Katılan her ne kadar, (…) (…) (…) 3270 nolu … kredi kartını iptal ettirdiğini, sonrasında da herhangi bir … teslim almadığını ve bu kartından bilgisi dışında 18.000,00 TL’lik harcama yapıldığını beyan etmiş ise de; dosyadaki olgular ve sanığın suçu işlemediğine dair istikrarlı savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; kartın katılan tarafından teslim alındığı, sanığa ait iş yerinden suça konu … ile şifre girilmek suretiyle harcama yapıldığı, harcamayı belgeler nitelikte, katılan adına düzenlenmiş, iki adet klima, bir adet LG 49 ekran televizyon, bir adet Finlux 55 ekran led televizyon satın alındığına dair fatura olduğu gibi, faturanın sanık tarafından usulüne uygun olarak tasdik ettirildiği ve vergi dairesine gelir olarak beyan edildiği sabit olup, bu bağlamda yapılan harcamanın sanık tarafından, katılanın rızası dışında yapıldığına dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesinin, atılı suçun sanık tarafından işlendiği hususunda şüphe bulunduğu yönündeki kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin, 30.03.2021 tarihli ve 2018/2681 Esas 2021/699 sayılı Kararında katılan vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oybirliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,” şeklindedir.

  • Maddenin ikinci fıkrasında banka hesaplarıyla ilişkilendirerek sahte kredi veye banka kartını üretme, satma, devretme, satın alma ve devretme fiillerinin cezasını, üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve onbin güne kadar para cezası olarak belirlenmiştir. İlgili Yargıtay kararlarını sizlerle paylaşıyoruz.
  • Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında, sahte kimlikle kredi kartı başvurusu yapmanın TCK 245/2 kapsamında değerlendirileceğine hükmetmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020 / 8-449 Esas 2022 / 514 Karar sy. İlamı :

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık … (…) (), katılan … adına düzenlenen … seri numaralı sahte nüfus cüzdanı ile mağdur … AŞ’ye başvurup ………2007 tarihli bankacılık hizmetleri sözleşmesi ve müşteri bilgi formunu katılan … adına imzaladığı, mağdur … AŞ tarafından ………..2007 tarihinde … numaralı kredi kartının tahsis edildiği, sanığın bahse konu kredi kartını teslim alamadan başka bir olay nedeniyle 08.08.2007 tarihinde yakalanıp gözaltına alındığı, 09.08.2007 tarihinde ise tutuklandığı, suça konu kredi kartının da güvenlik sebebiyle 14.09.2007 tarihinde kullanıma kapatıldığı anlaşılan olayda; TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında seçimlik hareketli bir suç söz konusu olup buna göre; sahte banka veya kredi kartının üretilmesi, sahte üretilmiş banka veya kredi kartının sahte olduğu bilinerek satılması, devredilmesi, satın alınması ya da kabul edilmesi şeklinde belirlenen seçimlik hareketlerden en az birisinin gerçekleştirilmesi gerektiği, bu seçimlik hareketlerden biri olarak düzenlenen sahte banka veya kredi kartı üretme eyleminin tamamen yeni bir sahte kart oluşturulması veya gerçek bir kart üzerinde değişiklik yapılması şeklinde olabileceği, ancak bu suçun oluşumu için kartın sahte olarak düzenlenmesi eyleminin mutlaka fail tarafından gerçekleştirilmesinin gerekmediği, failin sahte belgelerle başvurarak başka bir kişi adına bankaya kart düzenletmesi durumunda da banka görevlisinin araç olarak kullanılması suretiyle sahte kart üretilmesinin sağlanması nedeniyle bankaya başvuran kişinin sahte kart üretme suçu bakımından dolaylı fail olarak sorumlu olduğu, bu durumda ise TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen sahte kredi kartı üretme suçunun 5464 sayılı Kanun’un 37. maddesinin ikinci fıkrasında hüküm altına alınan kredi kartı sözleşmesindeki sahtecilik suçunu bünyesine aldığı ve bu suçu tükettiği, diğer bir anlatımla kredi kartı sözleşmesindeki sahtecilik suçunun sahte kredi kartı üretme suçunun unsuru olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, somut olayda katılan …’a ait kimlik bilgilerini kullanarak mağdur … AŞ’ye başvurup sahte kredi kartı üretilmesini sağlayan sanığın eyleminin bir bütün hâlinde TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen sahte kredi kartı üretme suçu oluşturduğu kabul edilmelidir. Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- … Anadolu 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.02.2019 tarihli ve 386-76 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın eyleminin bir bütün hâlinde TCK’nın 245. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen sahte kredi kartı üretme suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA” şeklindedir.

  • Kart Üretme aşamasına gelmeyen eylem, TCK 245/2. Fıkrasındaki Banka ve Kredi Kartlarının Kötüye Kullanması suçu değil kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçunu oluşturur.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018 / 11174 Esas 2020 Karar sy. İlamı şeklindedir.

“Sanıklara yüklenen sahte kart üretme suçunda; sanıkların kart üretme aşamasına gelmeyen eyleminin TCK.nın 136., 43. ve 35. maddelerinde düzenlenen zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmeye teşebbüs suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde TCK.nın 245/2. ve 35. maddeleri uyarınca hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA”

  • Maddenin üçüncü fıkrasında ise ikinci fıkradan farklı olarak sahte oluşturulan ve sahtecilik yapılan bir banka/kredi kartını kullanarak yarar sağlamanın cezasını, dört  yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar para cezası olarak belirlenmiştir. Burada ikinci fıkradan farklı olarak yarar sağlanması gerekmektedir. İkinci fıkrada kanun koyucu sahte kartı” üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden “ fiilerinin suç olduğunu belirtirken, üçüncü fıkrada sahte kartı kullanıp, yarar sağlamanın cezasını belirtmiştir. İlgili Yargıtay kararlarını sizlerle paylaşıyoruz.
  • Yargıtay bir kararında 245. Maddenin 2. Fıkrası ile 3. Fıkrası arasındaki farka ve bankaların farklı olup olmamasına göre zincirleme suç hükümlerinin uygulamasına dair açıklayıcı bilgiler vermektedir.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021 / 8040 Esas 2021 / 15316 Karar sy. İlamı :

Sahte banka veya kredi kartı üretme, kabul etme ve sahte oluşturulmuş banka veya kredi kartı ile ATM cihazından para çekme ya da alışveriş yapma eylemlerinin mağduru sahte olarak oluşturulan kredi ya da banka kartıyla ilişkilendirilen banka veya finans kuruluşu olup, kartları gerçeğe aykırı olarak üretilen banka sayısınca TCK.nın 245/2. maddesi ile aynı bankanın birden fazla kartının değişik zamanlarda sahte olarak üretilmesi veya oluşturulması durumunda 43. maddesinin, sahte olarak oluşturulan kartların para çekme veya alışverişte kullanılması halinde ise, banka sayısınca TCK.nın 245/3. maddesi ile aynı bankaya ait birden fazla kart ile veya bir kart ile değişik zamanlarda para çekilmesi veya harcama yapılması halinde ise TCK.nın 43. maddesi uyarınca uygulama yapılması, harcama yapılmadan kartların bloke olması halinde TCK.nın 245/3. maddesine teşebbüs suçundan uygulama yapılması gerektiği, suçtan zarar görenin aynı olsa dahi sahte banka veya kredi kartı oluşturma suçu ile sahte oluşturulan banka veya kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama suçunun unsurlarını oluşturan fiilerin farklı olduğu, sahte banka veya kredi kartı üretme ve kullanmanın birbirinden bağımsız ayrı suç olması nedeniyle sanık hakkında sahte kart üretme nedeniyle TCK.nın 245/2 maddesinden zamanaşımı süresince işlem yapılması mümkün görüldüğünden tebliğnamedeki 1.bentte yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.”

  • Sahte Kimlik İle Kredi Kartı Alma Ve Bunu Kullanma Eylemi Hem 245/2 Hem 245/3. Maddelerdeki Suçu Oluşturur.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018 / 8956 Esas 2018 / 14742 Karar sy. İlamı :

Sanığın, başkasına ait sahte olarak düzenlenen kimlik ile mağdur bankadan kredi kartı sözleşmesi düzenleterek kredi kartı alma ve bu kartı değişik zaman ve yerlerde birden çok kez kullanma eylemlerinin TCK.nun 245/3., 43/1. maddeleri yanında ayrıca aynı Yasanın 245/2. maddesinde sahte kredi kartı üretme suçunu da oluşturduğu gözetilmeden, eylemler kül halinde değerlendirilerek TCK.nun 245/3. maddesinden mahkumiyet kararı verilmesi suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.”

  • Sahte Olarak Üretilen Kartın Kullanılması  Tck 245/3 Maddesindeki Sahte Kart Kullanıp Yarar Sağlama Suçunu Oluşturur.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2016 / 12884 Esas 2017 / 3404 Karar sy. İlamı :

Sahte olarak üretilen kartların alışverişte kullanılması ya da kullanılmaya teşebbüs edilmesi halinde banka sayısınca TCK.nun 245/3. maddesi ve teşebbüs hükümleri ile aynı bankaya ait birden fazla kartın veya bir kartın değişik zamanlarda kullanılması ya da kullanılmaya teşebbüs edilmesi halinde ise, TCK.nun 43. maddesinin uygulanması gerektiği cihetle kullanılmaya çalışılan kartların ait oldukları banka sayısı gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması aleyhe temyiz olmadığından; TCK.nun 61. maddesi uyarınca sanık hakkında önce teşebbüs sonra zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi sonuç ceza değişmeyeceğinden bozma nedeni yapılmamış; kasıtlı suçtan mahkumiyetin yasal sonucu olan 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının; Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık … müdafii ile sanık …’ın bir nedene dayanmayan; sanık …’ın eksik araştırma yapıldığına ve lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine; sanıklar … ve … müdafinin ise, suçun unsurlarının oluşmadığına ve lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

  • Kanun dördüncü fıkrada henüz ayrılmamış eşin, Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlâtlığın, aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerin bu suçu işlemesi halinde cezaya hükmolunmayacağı belirtilmektedir.  
  • Beşinci fıkrada ise etkin pişmanlık hükümlerini düzenlemiştir. Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçu için etkin pişmanlık hükümleri nde, malvarlığına karşı suçlarda uygulanan etkin pişmanlık hükümlerine gönderme yapılmıştır. Malvarlığına karşı etkin pişmanlık hükümleri TCK’nın 168. Fıkrasın düzenlenmiştir.

TCK 168. Maddesi “..suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.” Şeklindedir.

Özetle soruşturma aşamasında zarar karşılanması halinde 2/3’üne kadarı, kovuşturma aşamasında zarar karşılanması halinde yarısına kadarı indirilecektir.

Yazımızı burada noktalıyoruz ve faydalı olmasını diliyoruz. Sizlerinde bilişim hukuku alanında bir avukata ihtiyacınız varsa bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir