TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU VE CEZASI (TCK 85 )
TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU VE CEZASI (TCK 85 )
Taksirle Öldürme suçu ve cezası Türk Ceza Kanumumuzun 85. Maddesinde düzenlenmiştir. Taksirle öldürme suçu genelde trafik kazaları, iş kazaları, doktor hataları, silahın yanlışlıkla ateş alması durumlarında karşımıza çıkmaktadır. Taksirle öldürme durumunda, öldürülen tarafın yakınlarına maddi manevi tazminat davası açma hakkı da doğmaktadır. Bu tür durumlarda hem taksirle öldürme suçunu işleyen kişi, hem yakınları taksirle öldürülen kişilerin davalarını mutlaka bir avukat aracılığıyla takip etmelerini tavsiye ediyor ve yazımıza devam ediyoruz. Taksirle öldürme suçunu soru cevap şeklinde anlatıp, mümkün olduğu kadar emsal kararlarla da yazdıklarımızı destekleyeceğiz.
Taksirle Öldürmenin Cezası Nedir ?
Madde Metni : “1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.
Görüldüğü üzere taksirle bir insan ölümüne neden olmanın cezası iki yıldan altı yıla kadar hapis cezasını gerektirmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında bir den fazla kişinin ölümü veya en az bir kişinin ölümü ile birlikte en az bir kişinin yaralanmasına neden olunması halinde iki yıldan 15 yıla kadar hapis cezası gerektiğinden bahsedilmektedir.
Taksirle Öldürme Suçunda Ceza Miktarı Neye Göre Belirlenmektedir ?
Yargıtay’ın ilgili kararlarında ceza miktarı “failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle, fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir ceza” şeklinde belirtilmektedir. (Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2020-4674 Karar:2023-782 Karar Tarihi:14.03.2023 )
Yargıtay yine bir kararında :“5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak asli kusurlu olarak ölüme sebebiyet veren sanık hakkında alt sınırdan makul oranda uzaklaşılarak ceza verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuştur.” şeklinde belirterek, asli kusurlu bulunan sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğini belirtmiştir. (T.C. Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2020-4768 Karar:2023-695 Karar Tarihi:07.03.2023)
Emsal kararlarda görüleceği üzere özellikle birinci fıkra açısından kusur durumuna, olayın oluş şekline gibi durumlara göre ceza miktarı belirlenmektedir. 2. Fıkra açısından ise kusur durumu ile birlikte, olayın oluş şekli, kaç vefat ve kaç yaralı olduğu, yaralanan kişilerin ne ölçüde yaralandığı gibi hususlar önem arz etmektedir. Kusur durumuna ilişkin bilirkişiler ve Adli Tıp Kurumunca raporlar aldırılmakta ve asli, tali, tam kusurlu olup olmadığı belirlenmektedir. Taksirle öldürme suçlarında sanık açısında kusursuzluğun, katılanlar açısından kusurun ispatı noktasında bir avukattan yardım alınmasını tavsiye etmekteyiz.
Taksirle Öldürme Suçunda Beraat Kararı Verilebilir mi ?
Taksirle öldürme suçunda beraat kararı verilebilmesi ancak taksirle öldürmeye neden olan kişinin kusursuz olmasına bağlıdır. Ancak az da olsa kusuru olması durumunda kişi cezalandırılacaktır.
Nitekim Yargıtay’ın bir kararında müteveffaya çarpmamak için tüm önlemleri almasına rağmen kazaya engel olamayan sanığın kusuru olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. İlgili kararı şu şekildedir “Sanık savunması, tanık beyanları, kaza tespit tutanağı, cd görüntüleri birlikte değerlendirildiğinde sanığın kazayı engelleyebilmek için fren ve direksiyon tedbirine başvurduğu, kaza tespit tutanağında sanığın minibüsüne ait sola kavisli 9 metre sol tekere ait fren izi olduğu, sanık savunması ile tanık beyanlarına göre kazadan hemen önce yolcu indirdiği, kaza anında hızının yavaş olduğu, cd
içeriği ve izleme tutanağında ölenin yolu kontrol etmeden tali yoldan aniden ana yola çıktığı, aniden tali yoldan önüne çıkan mütevaffaya çarpmamak için alabileceği tüm önlemleri almasına rağmen kazaya engel olamayan sanığa izafe edilecek kusur bulunmadığı, sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın ilgili şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. Bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.” : (T.C. Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2020-4747 Karar:2023-496 Karar Tarihi:21.02.2023)
Taksirle Öldürme Suçunda Görevli Mahkeme Hangisidir ?
Birinci fıkraya giren hallerde, yani yalnızca bir kişinin ölümüne neden olunması halinde görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir.
İkinci fıkraya giren hallerde yani bir den fazla kişinin ölümü veya en az bir kişinin ölümü ile birlikte en az bir kişinin yaralanmasına neden olunması halinde Ağır Ceza Mahkemeleri yetkili olacaktır.
Taksirle Öldürme Suçunda HAGB ( Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ) verilebilir mi ?
Sonuç cezanın 2 yıl veya altında olması, mağdurun zararının giderilmesi ve HAGB’nin diğer şartlarının gerçekleşmesi halinde elbette HAGB kararı verilebilecektir.
Taksirle Öldürme Suçunda Hapis Cezası, Adli Para Cezasına çevrilebilir mi ?
Taksirli suçlarda, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi noktasında özel bir durum bulunmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 50. Maddesinin 4. Fıkrası “ Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.” şeklindedir.
Kasten işlenen bir suçta, şartları oluştuğu taktirde 1 yıla kadar hapis cezaları adli para cezalarına çevrilebilirken, taksirli suçlarda 1 yıldan uzun süreli hapis cezaları da adli para cezasına çevrilebilmektedir. Yani kişi taksirle öldürme suçundan 10 yıl alsa bile, adli para cezasına çevrilmesi münkündür.
Taksirle Öldürmede Bilinçli Taksir Durumu
Bilinçli Taksir Türk Ceza Kanunu’nın 22. Maddesinde düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 22. Maddesi “(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.” şeklindedir.
Kişi, eylemi istememesine rağmen öngörebilecek durumda ise bu durumda bilinçli taksirden söz edilir ve bilinçli taksir durumunda ceza 1/3-1/2 arasında artırılacaktır. Yargıtay bazı durumları bilinçli taksir olarak değerlendirmektedir.
Yargıtay bir kararında, atışa hazır vaziyetteki silahın maktulü öldürebileceğini öngörebileceğinden bu durum olduğundan, bilinçli taksirin şartlarının oluştuğunu belirtmektedir. İlgili karar “Komiser yardımcısı olan sanığın uygulama kontrol noktasından sürücü belgesi olmadığı için kaçan maktulü takip edip yakaladıktan sonra onu etkisiz hale getirmek amacıyla silah olan elini maktulün omzuna vurduğunda, vurmanın etkisiyle silahın ateş alması sonucu maktulün öldüğü, atışa hazır vaziyetteki silahın ateş almasıyla maktulün
ölebileceğinin öngörülebilir nitelikte olması karşısında mahiyeti itibarıyla haksız tahrik koşullarının bulunmadığı anlaşılan sanık … ’nin eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 22/3 maddelerine mümas bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturduğu taksirin yoğunluğu ve neticenin ağırlığı da nazara alınarak 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi mucibince asgari haddin üzerinde ceza belirlemenin adaletli olacağı düşüncesi ile hüküm tesis edilmiştir.” şeklindedir. ( Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2022-1057 Karar:2023-453 Karar Tarihi:16.02.2023)
Yargıtay bir kararında sürücü belgesi bulunmamasının bilinçli taksir durumunun oluşturmayacağı, aracı kullanmayı bilip bilmemesi durumunun önemli olduğunu vurgulamıştır. İlgili karar “Dosya içeriğine göre … kullanmayı bilmediğine yönelik bir tespit bulunmayan sanık hakkında münhasıran sürücü belgesiz … kullanmasında bilinçli taksirin unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, tayin olunan cezanın TCK’nın 22/3. maddesi ile artırılarak fazla ceza tayini hukuka aykırı bulunmuştur.” şeklindedir (Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2020-4697 Karar:2023-77 Karar Tarihi:12.01.2023)
Yargıtay asker eğlencesinde ve kalabalık bir ortamda dikkat ve özensiz şekilde silahın ateş alması halinde bir kişinin ölebileceğini ön görerek oluşan öldürme eylemini bilinçli taksirle öldürme suçunu oluştuğunu belirtmiştir. İlgili karar : “Sanığın, etrafının kalabalık olduğu asker eğlencesinde silahının ateş alması durumunda çevredekilerin yaralanabileceğini ve ölebileceğini öngörmesine rağmen havaya doğru peş peşe 9 el ateş ettiği, aşamalarda alınan savunmalarında silahın içindeki merminin tükendiğini düşünerek beline koymaya çalıştığı esnada birden ateş aldığını belirtmesine karşın olay yerinden elde edilen görüntülere göre silahın sürgüsünün geride kalıp namlu ağzı maktule yönelmiş olarak tutarak uzaklaştığı, sanığın bu sırada silahta mermi kalmış olabileceğini düşünerek silahın
namlusunu yere veya boşluğa doğru tutmak yerine insanların isabet alabileceği şekilde yere paralel tuttuğu, arkası dönük olan sanığın silahına baktığının görüldüğü ve muhtemelen silahını kurcaladığı esnada silahın istemsiz bir şekilde ateş aldığı, silahın iradi olarak ateş aldığına ilişkin savunmanın aksine somut bir delil bulunmadığı, sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda olayın gerçekleştiği, eylemin bu nedenle taksirle öldürme suçunu oluşturduğu ancak olayın meydana geldiği yerin asker eğlencesi olması ve kalabalık bir insan topluluğunun içinde sanığın böyle özensiz davranması nedeniyle bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu oluşturduğu anlaşıldığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.” şeklindedir. (Yargıtay 1. Ceza Dairesi Esas:2022-7592 Karar:2022-7809 Karar Tarihi:10.10.2022 )
Yargıtay 1,00 promilin üzerinde bir alkol olması halinde bilinçli taksir hükümlerinin uygulanacağını, 1,00 promilin altında alkol alınması halinde bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmayacağını belirtmektedir. 1,00 promil altındaki alkol alımı için karar : “Sanığın, idaresindeki araçla geceleyin şehir içindeki bölünmüş yolda seyri sırasında kaza mahalli ışık kontrollü kavşakta duraklamakta olan müşteki Tuncer’e ait araca arka kısmından çarpması neticesinde müştekinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı ve sanığın
0,48 promil alkollü olduğunun tespit edildiği olayda, 1,00 promil altında alkollü olduğu anlaşılan sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulama koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın cezasında TCK’nın 22/3 maddesi gereğince artırım yapılarak fazla ceza tayini, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA 24/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” şeklindedir. (Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2018-956 Karar:2019-9265 Karar Tarihi:24.09.2019 )
1,00 promil üzerindeki alkol alımı için karar : “Sanığın idaresindeki minibüs ile olaydan iki saat sonra alınan alkol raporunda 100 promil alkollü olarak, gece 04.00 sıralarında, aydınlatma olmayan yolda, sağ taraftan yola giren yayaya çarpığı, çarpmanın hızı ile ölenin bacağının kopmasına neden olduğu olayda; yerleşik Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Dairesi uygulamalarına göre vücuttaki alkol oranının her saat ortalama 15-20 promil düştüğü de dikkate alındığında, sanığın olay anında 130 promil civarında alkollü olduğu, tali kusurlu olan sanığın alkolün etkisi ile kazayı önleyemediği, fren, klakson, ışık gibi uyarıcı önlemlere başvurmadığı
anlaşıldığından, sanık hakkında tayin edilen cezada bilinçli taksir nedeni ile TCK’nın 22/3. maddesi gereğince artırım yapılmaması,Kabule göre de: Sanığın tali kusurlu olarak taksirle bir kişinin ölümüne sebebiyet verme suçundan, eylemine uyan, TCK’ nun 85/1 maddesi uyarınca hüküm kurulurken “sanığın taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak” denildiği halde, temel cezanın TCK’nın 3/1, 22/4, 61/1-f maddelerine aykırılık oluşturacak, çelişkili bir biçimde asgari hadden verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA” şeklindedir. Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas:2017-360 Karar:2017-3033 Karar Tarihi:11.04.2017
Sizlerinde taksirle öldürme konusunda bir avukata ihtiyacınız var ise bizlerle iletişime geçebilirsiniz. Ofisimizin konum bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.